‘‘Yazılım ve Siber Güvenlik Alanında Devlet Aklına ve Stratejisine İhtiyaç Var’’ Prof. Dr. Abdül Halim Zaim, Geniş Açı’da Konuğumuz Oldu.

‘‘Yazılım ve Siber Güvenlik Alanında Devlet Aklına ve Stratejisine İhtiyaç Var’’ Prof. Dr. Abdül Halim Zaim, Geniş Açı’da Konuğumuz Oldu.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yazılım Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdül Halim Zaim, Geniş Açı'da İsmail Mücahit Aydemir'in sorularını yanıtladı. Yapay zekanın tehlikeli olduğuna yönelik açıklamaları değerlendiren Zaim, yapay zekâ kavramını mühendis ve yazılımcı gözüyle analiz etti. Ülkemizde daha çok yazılımcı yetiştirmenin, yetişmiş yazılımcıları ülkemizde tutmanın ve siber güvenlik alanında yerli-milli yazılımların kullanımının arttırılmasının milli güvenlik meselesi olduğunu, siber güvenlik konusunun günümüzün ve yakın geleceğin en önemli konularından biri olduğunu vurguladı. ''Devletin yazılım ve siber güvenlik konusunda, eğitimden uygulamaya varan kapsamlı bir ana stratejisi ve planlaması bulunması gerekli'' diyen Prof. Zaim, İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin bu alanda gerçekleştirdiği projelerden de söz etti.

‘‘Yapay Zekâ Korkunç Bir Güç Ama Kontrol Edecek Regülasyon Yok’’

Yapay zekanın her geçen gün geliştirildiğini ancak bu gelişime kanun, kural ve regülasyonların yetişemediğini ifade eden Prof. Zaim, bu düzenlemeler yapılana kadar birilerinin mağdur olmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. ABD’de ortaya atılan ‘Yapay Zeka ile ilgili regülasyonlar yapılana dek geliştirmeyi durduralım’ önerisini değerlendiren Prof. Zaim, ‘‘Bunu yapmak mümkün değildir. Teknolojinin gelişmesi tek bir noktadan gelişmez, aynı anda yüzlerce noktada bu alanda çalışmalar var. Bu kadar keskin bir rekabet ortamında, teknoloji savaşlarının bu kadar bıçak sırtı sürdüğü bir ortamda bunu yapamazsınız’’ şeklinde konuştu.

‘‘Yapay Zekanın En Popüler Alanı ChatGPT Değil’’

Yapay zekanın günlük hayatta pek çok alanda karşımıza çıktığını ancak ChatGPT’nin hızla popüler olduğunu ifade eden Prof. Zaim, ‘‘Bu çok güzel bir teknoloji ama niye kullandığınız, nasıl kullandığınız ve kullanırken referans verip vermediğiniz önemli. Makalenin sonunda ChatGPT kaynak gösterilmelidir. Yurtdışında ikinci yazar olarak makalelere eklenir hale geldi ChatGPT’’ dedi. Konunun kişi mahremiyeti olduğunu da ifade eden Prof. Zaim, ‘‘Bana kalırsa kişi mahremiyeti konusunda problem görünmüyor. Çünkü ChatGPT herkese açık olan verileri derleyerek genel bir veri ortaya koyuyor. Ama bunu yaparken verilerinden yararlandığı insanlardan izin almıyor tabii. Kişi mahremiyeti problemi burada devreye giriyor. İşte bu çözüldüğünde işin rengi değişecektir. Ona sorduğunuz sorular ile onu hem öğretiyor hem de yönlendiriyorsunuz’’ dedi.

‘‘İntihal Programlarının Başarısı Zaten Düşük’’

Akademide kullanılan yaygın intihal programlarının Türkçe kaynaklarda yetersiz kaldığını ifade eden Prof. Zaim, ‘‘Bu programlar taradıkları veritabanına bağlı olarak İngilizce’de daha başarılı bir performans gösteriyor. Şimdi işin içine ChatGPT de girdi ve işler zorlaştı. Çünkü ChatGPT sadece veritabanlarını değil sosyal medyayı ve internetin diğer alanlarını da taradığı için tespit edilmesi hayli zorlaşıyor’’ şeklinde konuştu.

‘‘DeepFake Tehlikeli Bir Alan, Üstelik Daha Acemi Döneminde’’

DeepFake (derin sahte) teknolojisinin çok ciddi bir tehlike olduğunu ifade eden Prof. Zaim, ‘‘Daha korkunç olan ise deepfake henüz acemilik döneminde. Yıllar içinde gelişmeye ve öğrenmeye devam edecek. Öğrendikçe de deepfake ile üretilen görsel ve videoların gerçeklerinden ayırt edilmesi daha zor hale gelecek. Bunu regülasyonlarla da düzenlemeniz gerçekten zor. Bunu ayırt edecek bir yazılım geliştirmeniz de zor. Eğer standart bir pattern ile üretilebilirse, belki yazılım geliştirebilirsiniz. Öte yandan yazılımlar bunu yakalasa bile yalan haber milyonlara ulaşmış olacak. Bu tür durumlarda da genellikle sonradan ortaya çıkan doğrular bu kadar hızlı yayılmaz. Sanırım burada gerçek kişilerin beyanına inanmaktan başka bir çare kalmayacak gibi görünüyor’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Derin Öğrenme Kavramı Öne Çıkıyor’’

Derin öğrenme kavramının öne çıktığını ve çeşitli sahalara dokunmaya başladığını ifade eden Prof. Zaim, ‘‘Derin öğrenme örneğin finans alanında çok yoğun kullanılmaya başlandı. Hemen hemen her türlü bankacılık sisteminde mevcut. Robot teknolojisi olan İHA, SİHA gibi araçlarda derin öğrenme kullanılıyor. Bunun geliştirilmesi lazım örneğin enkaz altını görüntüleyebilen, haberleşme sağlayan cihazlar konusunda henüz çok büyük ihtiyaç var. Denizaltında çalışan ve anlık görüntü iletebilen cihazlarla ilgili çalışmalar yoğun olarak geliştirilmeye çalışılıyor’’ şeklinde konuştu.

‘‘Güvenli Yazılım Geliştirme Kavramını Oturtmalıyız’’

Yapay zekanın hayatın her alanına dokunarak tahminleme çalışmalarını gerçekleştirebildiğini, derin öğrenmenin çeşitli robotik icatları geliştirmeye olanak tanıdığını ifade eden Prof. Zaim, esas olanın bu yazılımların güvenli bir şekilde yerli ve milli sermaye ile geliştirilebilmesi gerektiğini vurguladı. Yurtdışında İngilizce tabanlı olarak geliştirilen yazılımların Türkçe’ye adapte edilmesinin zahmetli bir iş olduğu, bunun ötesinde yazılım alanında çeşitli siber güvenlik problemlerini doğurduğunu söyledi. Prof. Zaim, ‘‘Güvenli Yazılım Geliştirme kavramını oturtmalı ve siber güvenlik alanına daha ciddi odaklanmalıyız’’ şeklinde konuştu.

‘‘Siber Güvenlik Alanında Kullanılan Yazılımlar Çoğunlukla Yerli Değil’’

Türkiye’nin her alanda yerli-milli üretim vurgusunu önemseyen bir ülke olduğunu ancak siber güvenlik alanında kullanılan yazılımların çoğunlukla yerli olmadığını ifade eden Prof. Zaim, bu durumun yarattığı riskleri anlattı. ‘‘Bu yazılımları kendimiz üretmediğimiz sürece bu risklere açık hale geliriz’’ dedi.

‘‘Burada Devlet Stratejisi ve Aklına İhtiyaç Var:  Bu Bir Milli Güvenlik Meselesi’’

Siber güvenlik alanındaki yazılımların üst bir bakışla, devlet stratejisi ile geliştirilmesi gerektiğini, devletin daha fazla teşvik vermesinin önemli olduğunu ifade eden Prof. Zaim, ‘‘Sadece yazılımı üretmek yetmiyor, bunun kamuda kullanılması da gerekiyor. Kamuda kullanılmadığı sürece KOBİ ölçeğinde geliştirilen yazılım yaygın olarak kullanılmıyor ve diğerleri ile rekabet edemiyor. Bizim veri tabanımız yok, veri tabanı sistemleri açık kaynak olursa nispeten geliştirebilirsiniz ama %70’i Amerikan sistemine ait. Dolayısıyla size ait olmayan bir veri tabanının üzerinde ne koşturursanız koşturun. Dolayısıyla buraları yerlileştirmediğimiz sürece, kendi güvenliğimizi tam anlamıyla sağlamış olamayız’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Bu Alanda Ciddi Bir Eğitim Seferberliğimiz Var Ama…’’

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin çeşitli projeler kapsamında yazılımcı geliştirmeye ciddi önem verdiğini, günümüzde pek çok kurumda bu alanda çalışmalar yürütüldüğünü ifade eden Prof. Zaim, günümüzde kod yazmanın adeta ilkokula kadar indiğini söyledi. Eğitim konusunda büyük bir seferberlik olmasının memnuniyet verici olmasına rağmen, ana strateji çerçevesinde yetişmiş elemanların etkili bir şekilde değerlendirilemediğini vurguladı. Prof. Zaim: ‘‘Çok sayıda ara katman yazılımcı yetiştiriyoruz ama bir alanda niş uzman yazılımcılarımızın sayısı az, uzmanlaşma noktasında eksiklerimiz var. Burada devletin bir strateji ile yönlendirmesi gerekiyor’’

‘‘Yetişen Yazılımcıları Türkiye’de Tutacak Politikalara İhtiyaç Var’’

Yazılımcı yetiştirmek kadar, mevcut yazılımcıların ülke içinde tutulmasının da önem arz ettiğini vurgulayan Prof. Zaim, ‘‘Maalesef döviz kuru sebebiyle rekabet ortamının zorlaşmasından dolayı yabancı şirketler yetişmiş yazılımcıları kolayca transfer edebiliyor. Yetişen yazılımcılarımızı ülkemizde tutacak ciddi politikaların geliştirilmesi gerekiyor. Çünkü biz katma değerli ürünleri bu çocuklarla geliştireceğiz, bu çocukların ilgili alanda yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi anlamında ciddi bir devlet aklına ihtiyaç var. Burada hakikaten bilgiyi üreten insanların geri dönmesi ve mevcut olanların da gitmesini engelleyecek mekanizmaların geliştirilmesi lazım’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Asla Ümitsiz Değiliz, Yoksa Akademide Olmazdık’’

‘‘Eksiklerimize dikkat çektik ama asla ümitsiz değiliz, akademisyen olmamızın hedefi genç insanları yetiştirmek ve ahlaki temeli ve bilimsel yönü güçlü ve geleceği şekillendirecek bir kuşak yetiştireceğimiz ümidi hala içimizde var’’ diyen Prof. Zaim, üniversitelerde asistan sayısının artması gerektiğini vurguladı. ABD’de kaldığı dönemden örnekler veren Prof. Zaim, ‘‘Ülkemiz üniversitelerinde takım oyunu eksikliği var. Hoca çok, asistan az. Dolayısıyla bir proje için çalışacak yeterli ekip kurulamıyor. Genellikle bir hoca ve bir öğrencisi üzerinden işler ilerliyor. Bu durumun da gelişmesi ve dönüşmesi gerekiyor’’ şeklinde konuştu.

İzlemek İçin Tıklayın

Haber: İsmail Mücahit Aydemir

 

×