İstanbul Ticaret Üniversitesi, Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Kaya, Geniş Açı Programında İsmail Mücahit Aydemir’in sorularını yanıtladı. ‘Dünyanın En Etkin Bilim İnsanları’ listesinde yer alan Prof. Kaya, bu listede yer almasını sağlayan çalışmalarının detaylarını anlattı. Hayatını matematiğe adadığını ifade eden Prof. Kaya, matematiğin tarihsel gelişime, günümüzdeki karşılığına ve kullanım alanlarına dair önemli notlar paylaştı.
‘‘Harezmi, Problemi İyi Tanımlayıp Adım Adım Sonuca Gitmişti’’
Matematiğin tarihsel gelişim sürecini aktaran Prof. Kaya, ‘‘İnsan her şeyi öğrenmek ister. İnsan etrafındaki hareketi yani devinimi anlamak ister. Bunu anlamak isterken de yorumlama yapar. Sembollerin dili ise matematiktir. Bilim kıymet bulduğu yerde durur, farklı coğrafyalarda bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Matematik, insanlığın doğuşundan beri var olmuştur; günümüzdeki anlamdaki matematik ise Eski Yunan’a dayanır. Bununla birlikte Hindistan, Mısır, Çin tarihinde de derin bir birikim vardır. Eski insanlar tek bir coğrafyada kalmamış ve gezmişler. 9. Yüzyılda Harezmi, sıfırı ilk defa kullanmış ve 4 tane kitap yazmıştır. Sıfır kullandıktan sonra iki ve üç bilinmeyenli denklemler ortaya çıkar. Harezmi sıfır ve x kullanarak denklemler çözmeye başlar. Bu değerli eserler Moğol istilasında yakılmış ancak çeviriler sayesinde Roma’dan bu bilgiler yayılmıştır. Bugünkü anladığımız anlamdaki matematiği sıfır ve x’in bulunmasına bağlıyoruz. Harezmi’den öğrendiğimiz en önemli şey, problemi iyi tanımla ve adım adım sonuca git. Bunu o çok iyi yapmış’’ ifadelerini kullandı.
‘‘Çocuklara Algoritma ve Analitik Düşünceyi Kavratmalıyız’’
Günlük hayatın içinde zaman yönetiminin önemini vurgulayan Prof. Kaya, ‘‘Matematik aslında hayatın içinde var. Biz çocuklarımıza algoritmik mantığı ve analitik düşünceyi anlatamıyoruz. Eğitim sistemindeki problem sebebiyle bir yerden sonra çocuklar kopuyor, anlayamıyorlar. Burada ailelere de görev düşüyor. Çocuklara biz algoritmik düşünceyi, limit kavramını anlatamadan türeve geçiyoruz, türevi anlatamadan integrale geçiyoruz. Öğrenciler zihinsel olarak şablonu kavrayamadıkları için matematiği sevmiyorlar. Matematik bilmek bir ayrıcalıktır’’ şeklinde konuştu.
‘‘Kodlama Yapabilmek İçin Matematik Bilmek Gerekmez’’
Matematik bilmeyenler kodlama öğrenemez şeklinde bir inanış var, buna katılıyor musunuz? Şeklindeki soruya katılmadığını söyleyerek yanıt veren Prof. Kaya, ‘‘Matematiksel mantığı iyi çalışan insanlar kod yazarken, en kısayoldan yaparlar. Aslında kod yazmak eğlencelidir ve her insan mutlaka yazmayı denemelidir. Çocukların da bu merakı erken yaşta kazanmaları gerekir. Kodlama yazımında matematik bilenler daha avantajlı olabilir ama matematik bilmek şart değil. Hayatın kendisi de bir kodlamadır aslında’’ şeklinde düşüncelerini aktardı.
‘‘Z Kuşağı Kavramını Kabul Etmiyorum’’
İnsanların tanınması ve anlaması bağlamında birilerinin koyduğu şablona uymak zorunda değilim’’ diyen Prof. Kaya, ‘‘İnsanlığın ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Nesillerin bu şekilde harflerle belirtilmesi, belli gruptaki insanların tanımlanması çok sığ bir yaklaşım. Özgür düşünen, eleştirel yaklaşan, kafasını kiraya vermeyen her insan sorar: ‘Z kuşağı nedir yahu’ der. Şu anda Türkiye için bir nesilden söz edeceksek Teknofest kuşağı var diyebiliriz. Gençlerimiz artık teknolojiye ve yapay zekaya önem veriyor. Mühendislik fakültesinin farklı fakültelerinde makine öğrenmesi bağlamında önemli çalışmalar yapılıyor’’ şeklinde konuştu.
Programı İzlemek İçin Tıklayın